Published in Turkey - Social interactions and entertainment - 04 Apr 2017 13:52 - 0

İkinci Dünya Savaşının yol açtığı yıkımın ardından, 1945-1949 döneminde ekonomik yeniden imar baskısıyla yüzyüze kalan Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri, Sovyet Ruya’nın yayılmacı politikalarını ve yöntemlerini endişeyle izlemişlerdir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında savunma yapılanmalarını küçültme ve kuvvetlerini sabit hale getirme taahhütlerini yerine getiren Batı Avrupa ülkelerinin endişesi, Sovyetler'in askeri gücünü muhafaza edeceğinin anlaşılmasıyla daha da artmıştır. Bunun yanısıra, Sovyet Komünist Partisinin ideolojik hedefleri karşısında, BM Şartına veya savaş sonunda varılan uluslararası çözümlere saygı gösterilmesi yönünde yapılacak çağrıların, harici saldırı veya dahili darbelere maruz kalabilecek demokratik ülkelerin ulusal egemenlik veya bağımsızlıklarını korumaya yeterli olmayacağı aşikar bir hal almıştır. Nitekim pek çok Orta ve Doğu Avrupa ülkesine demokratik olmayan yönetim şekillerinin zorla dayatılması ve muhalefetin sindirilerek, temel insan hakları, sivil hak ve özgürlüklerin bastırılması, bu endişeleri haklı çıkartmıştır
Batılı ülkelerin egemenliklerine doğrudan yönelen tehditler, Çekoslavakya’daki 1948 darbesi, 1948’de Berlin’in SSCB tarafında abluka altına alınması gibi gelişmeler, Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve İngiltere’nin, ortak bir savunma sistemi kurmak ve güvenliklerine yönelik ideolojik, siyasi ve askeri tehditlere direnecek şekilde aralarındaki bağları kuvvetlendirmek amacıyla bir antlaşma imzalamalarına yol açmıştır. Mart 1948’de imzalanan Brüksel Antlaşmasıyla kurulan Batı Avrupa Savunma Örgütü, İkinci Dünya Savaşı ertesinde Batı Avrupa’nın güvenliğinin yeniden yapılandırılması yönündeki ilk adımı teşkil etmiştir. Bu aynı zamanda, Kuzey Atlantik Antlaşmasının 1949’da imzalanmasına uzanan sürecin de ilk adımı olmuştur.
Support
Comments (0)